6 Aralık 2011 Salı

Senin Kokun Duydu Canım

AŞK
İlahi bir aşk ver bana, kandalığım bilmeyeyim
Yavu kılayum ben beni, isteyuben bulmayayım
Al gider benden benliği, doldur içime şenliği
Bu dünyada öldür beni, varıp anda ölmeyeyim

Şöyle hayran eyle beni, bilmeyeyim dünden günü
Daim isteyeyim seni, ayruk nakşa kalmayayım
Senin kokun duydu canım, terkini urdu cihanın
Hergiz belirmez mekânın, seni kande isteyeyim

Aşkın bir od urdu cana, üs yürürem yana yana
Ciğerim gark oldu kana, nice zari kılmayayım
Ko ben yanayım tüteyim, bülbül olayım öteyim
Dost bahçesinde biteyim, açıluben solmayayım

Halim getirsem dile, kim bana söğe, kim güle
Bari yanayım dert ile, ben dillere gelmeyeyim
Mansur um çek dara beni, ayan göster anda seni
Kurban kılayum bu canı, aşka münkir olmayayım
Aşktır bu derdin dermanı, aşk yolunda verem canı
Yunus Emre eydür bunu, bir dem aşksız olmayayım

Yunus Emre (k.s.a.) Divanı

Hz. Mevlana'dan (k:s:a:) Nasihatler

  Allah Teâlâ, nebileri ve velîleri âlemlere rahmet olarak dünyaya göndermiştir. Bu yüzden halka bıkmadan, usanmadan nasihatte bulunurlar. Bu nasihatleri dinlemeyip kabul etmeyenler için de, "Ya Rabbi! Sen bunlara acı, rahmet kapısını bunlara kapatma!" diye yalvarırlar.

Sen aklını başına al da, velîlerin öğütlerini canla başla dinle! Dinle de, üzüntüden, korkudan kurtul, mânevî rahata kavuş, eminliğe eriş!

Fırsatı kaçırmadan ve tereddüde düşmeden, bu fânî âlemin aldatmacalarından sıyrılmış, kendini tamamıyla Hakk'a teslim etmiş olan kâmil insanın eteğini tut ki, âhir zamanın, şu bozulmuş dünyanın fitnelerinden kurtulasın!

Velîlerin sözleri âb-ı hayatla dolu, saf, dupduru bir ırmak gibidir. Fırsat elde iken ondan kana kana iç de gönlünde mânevî çiçekler, güller açılsın.

Efendi, bilmiş ol ki edep, insanın bedenindeki ruh gibidir. Aslında edep, Allah dostlarının gözü ve gönül nûrudur. Eğer şeytanın başını ezmek dilersen, gözünü aç da gör ki, şeytanın katili edeptir.

Gözünü aç da, baştanbaşa Allah kelâmı olan Kur'ân-ı Kerim’e bak! Kur'ân'ın bütün ayetleri edep talim eder, edep öğretir.

Sen varını, yoğunu, malını, mülkünü ver de bir gönül al. Al da, o gönül, mezarda, o kapkara gecede, sana ışık versin, nur versin...

Hak dostu olan bir insan ile bir an beraber bulunmak, bir ömre bedeldir. Ondan düşen bir kıl ise kıymetli bir madene bedeldir. Fakat Hak dostlarının zıddı olan öyle katı kalpli insanlar da vardır ki, onlarla bir arada bulunmak ve konuşmak şöyle dursun, onları görmemek ve onlardan uzak olmak cihân mülküne bedeldir.

Gönlüme dedim ki: "Önde olmaya heves etme, lütuf merhemi ol. İnciten diken olma. Kimseden sana bir kötülük gelmesini istemiyorsan, kötü sözlü, kötülük öğreten, kötülük düşünen olma. Her hâlinle amel-i sâlih içinde ol."

Hz. Muhyiddin Arabi'den (k.s.a.) Nasihatler

Kalbini Allah’ın zikrine alıştırırsan, mutlaka kalbin zikrin vereceği nurla nurlanır. O nur kalp gözünün açılmasını sağlar.

Allah’ın kullarına, şefkat ve merhametle muâmele et. Merhametini bütün canlılara bolca saç. Şöyle deme: "Bu ottur, cansızdır, faydası yoktur." Evet, onların faydası ve birçok da hayrı vardır. Yaratılmışı kendi hâline bırak ve ona, yaratıcının merhametiyle merhamet et.

İsteyeni boş çevirme, güzel bir sözle dahî olsa onun gönlünü al, güler yüz göster. İleride Allâh'a mülâki olacağını düşün.

Dünyalık için Allah’tan başkası seni kul edinmesin. Çünkü sen ancak seni kul olarak kabul eden Allah’ın kulusun.

Allah’ın mümin kullarına, selâm vermek, yemek yedirmek, işlerini görmek sûretiyle muhabbet göstermelisin. Şunu iyi bil ki, müminlerin tümü, tek bir insan, tek bir vücut gibidir.
Kendini cemaate alıştır. Allâh korkusundan ağlamaya çalış. Allâh'ın ipine sarıl. Allah’ın sevip hoşnut olacağı şeylere rağbet göster.

Muhyiddîn İbnü'l-Arabî -kuddise sirruh- (d. 1165, v. 1240)

Kulun Rabbine En Yakın Olduğu An

Resulullah (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu: "Kulun Rabb’ına en yakın olduğu anı, secde anıdır."

Şunu bilmelisin ki secde eden secde ettiği zaman, varlığı cem kaynağından alıp ayrıntılı âleme yaymaktadır. Yani yalnızlıktan çıkıp bütün kâinatla bir bağlantı kurmaktadır. Ama kurabilirse. Secdesini tam yapabilirse.

Şunu da bilesin ki bir kul vaktâ ki, Hakk Teâlâ onu yokluktan varlığa çıkardı... Böylece o Yüce Hakk 'tan uzaklaştı.

Peki bu durumda, kulun cem âleminden ayrılıp yaygın bir varlığa geçtikten sonra Rabb’ ına yakınlığı nasıl olacak? Evet, nasıl olacak ki tekrar eski yerine gidebilsin?

Bu gidiş ancak şu şekilde olabilir: Hakk’ ın, esma, sıfat, ahlak ve âyetlerine uygun bir şekilde dağıldıktan sonra olabilir. Bu da ancak secdede olabilir.

Manasını anla.


Sadreddin Konevi Hz.(k.s.a.)